Geçtiğimiz günlerde yapılan Karaburun Bilim Kongresi’nin YouTube kanalında yayımlanan “Dijitalleşme, Yapay Zekâ ve Savaş” başlıklı paneli, savaş teknolojilerinin toplumsal düzeni nasıl dönüştürdüğünü eleştirel bir gözle ortaya koyuyor.
Karaburun Bilim Kongresi’nde, yürütücülüğünü Yasemin Özgün’ün üstlendiği “Dijitalleşme, Yapay Zekâ ve Savaş” panelinde Hasan Kılıç, İlker Kalaycı, Tahir Emre Kalaycı ve Ali Kalaycı; savaşın, yapay zekânın ve sermaye ilişkilerinin yeni biçimlerini farklı boyutlarıyla tartıştı.
Drone savaşları düşmanı insandan nesneye indirgedi
Hasan Kılıç “Savaşta Düşman: Dron ve Dehümanizasyon” başlıklı sunumunda savaşın salt şiddet olmadığını, aynı zamanda “bir anlam rejimi” ürettiğini vurguladı:“Savaş aslında sadece şiddet değil. Belli bir anlam rejimi yaratıyor. Belli bir egemenlik biçimini ya dönüştürüyor ya tahkim ediyor.”
Kılıç’a göre dron teknolojisi düşman tanımını kökten değiştirdi. 11 Eylül sonrasında “terörist” figürü, kitlesel bir harcanabilirliğin simgesi haline gelirken, dronlar bu figürü insandan çıkarıp “kod”, “ısı haritası” veya “sinyal”e indirgedi. Bu dönüşüm, yalnızca savaş alanını değil, siyasal anlamı da yeniden kuruyor.
“Artık düşman siyasi bir muarız değil; teknik olarak imha edilecek bir nesneye dönüşüyor,” diyen Kılıç, dron savaşlarının hukuku da aşındırdığını hatırlattı. Uluslararası hukuk bu yeni savaş pratiğini tanımlayacak araçlardan yoksun; fail ve mağdur arasındaki ilişki, risk haritaları üzerinden yönetilen bir “süreklileşmiş olağanüstü hal” içinde kayboluyor.
Kılıç ayrıca, kahramanlık anlatılarının da tarihe karıştığını belirtti: “Bir drona nasıl kahramanlık atfedilebilir? 1000 kilometre ötede çamaşır makinesinin vidasıyla uğraşırken tuşa basan bir kişi düşmanı öldürüyor. Gelecekte savaşlar heroik (kahramansı, kahramanlığa özgü) değil, bir hesaplama ve sayım sorununa dönüşecek.”
Kılıç’ın konuşması, savaşın teknolojikleşmesiyle birlikte insan yaşamının bir piksele indirgenebildiğini, teknolojinin adının bile ölüm ve avcılık üzerinden kurulduğunu (Predator, Reaper) hatırlatarak sona erdi:
“Biyosu (yaşam özü, canlı olma hali) savunmamız lazım. Çünkü yaşamlarımız her an bir piksele indirgenebilir.”
Sermayenin hizmetinde yapay zekâ
İlker Kalaycı, “Sınıf Savaşımında Sermayenin Hizmetkârı Olarak Yapay Zekâ” başlıklı sunumunda, yapay zekânın şirketler tarafından yalnızca verimlilik aracı değil, aynı zamanda sınıf mücadelesinde sermayenin elini güçlendiren bir tahakküm mekanizması olarak işlediğini belirtti.
Emek süreçlerinin algoritmalarla sürekli gözetim altına alındığını, işçilerin performans hedefleriyle baskılandığını vurguladı. Amazon depolarında yaşanan deneyimleri örnek göstererek, yapay zekânın emeği yalnızca ucuzlatmadığını, aynı zamanda insanı makine döngüsünün parçası haline getirdiğini ifade etti.
Yapay zekâ gezegen için silaha dönüşüyor
Tahir Emre Kalaycı, “Gezegene ve İnsanlığa Karşı Bir Silah Olarak Yapay Zekâ” başlıklı sunumunda, YZ’nin ekolojik ve toplumsal maliyetlerini anlattı. Kongo’dan Bolivya’ya uzanan bölgelerde nadir maden çıkarımı sürecindeki ağır emek sömürüsünü hatırlattı. Veri merkezlerinin devasa enerji ve su tüketiminin de görünmeyen bir ekolojik yıkıma yol açtığını belirtti.
Ayrıca Filistin’de gözetim ve hedef tespitinde kullanılan yapay zekâ sistemlerini örnek vererek, bu zincirde yalnızca silah üreticilerinin değil, Microsoft, Google ve Amazon gibi teknoloji devlerinin de doğrudan rol aldığını söyledi. Yapay zekânın uydurma içerikleri hızla dolaşıma sokabilme kapasitesinin de bilgi ekosistemini altüst ettiğini ekledi.
Kapitalist yapay zekâya karşı savunma
Panelin kapanışında Ali Kalaycı, İlker Kalaycı ve Tahir Emre Kalaycı, ortak sunumları “Kapitalist Yapay Zekâ’ya Karşı Emek, Yaşam ve Dünyayı Savunmak” ile söz aldı. Burada, yapay zekânın kapitalist sistemde sermayenin hizmetine koşulduğu, emek süreçlerini ve toplumsal yaşamı kuşattığı vurgulandı.
Konuşmacılar, buna karşı geliştirilecek toplumsal ve politik direnç hatlarının önemine işaret ederek, yalnızca teknolojinin değil, onun işlediği toplumsal ilişkilerin de dönüştürülmesi gerektiğini söylediler.
Kaynak: Demokrasi için Birlik