Anduril, Palantir, Scale AI ve benzeri şirketler, modern savaşın seyrini giderek daha fazla şekillendiriyor. Peki, silah sanayindeki bu devrimin arkasında kimler var?
Peter Thiel (Palantir, Paypal): Yeni nesil savaş teknolojileri devriminin öncüsü; tartışmalı bir ideolojisi var. Fotoğraf: Getty Images / MARCO BELLO
Pentagon’un gölgesinde yeni bir teknoloji devrimi şekilleniyor. Milyarlarca dolarlık sözleşmeleri kapan girişimlerin kurucuları, en hassas silah sistemlerine erişebilen teknoloji vizyonerleri ve dünya siyasetinde etkili olmayı hedefleyen yatırımcılar sahnede. Bu dönüşümün baş aktörlerinden olan Peter Thiel (Palantir), Palmer Luckey (Anduril) ve Alexandr Wang (Scale AI), son dönemde hızla büyüyen silah endüstrisinin vazgeçilmez isimleri haline geliyor. Şimdiden şirketleriyle bu teknolojik savaş devriminin tam ortasındalar.
Peki, savaşın bir iş fırsatına; savunmanın ise bir yazılım çözümüne indirgenmesi, demokrasi açısından ne anlama geliyor? Yeni kurulan şirketlerden ve yenilikçi zihinlerden oluşan bir ağ, ABD’nin bu alandaki küresel üstünlüğünü pekiştirmesi için mevcut ABD hükümetine destek veriyor. Bu durum sınırsız bir vatanseverliğin mi, yoksa yalnızca kendi kârını maksimize etme çabasının mı göstergesi?
Savaşın Dönüşümü
Palantir, Anduril veya Scale AI gibi askeri teknoloji odaklı girişimler savaş dünyasında giderek daha etkili ve neredeyse vazgeçilmez hale geliyorlar. Silah sanayisinin de artık daha modern, daha hızlı, daha iyi ve daha teknolojik hale gelmesi gerekiyor. Peki şu anda mevcut durum nedir?

Anduril’in keşif dronu “Ghost”. Anduril Industries
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana, kapımızın önünde alışılmadık bir savaş yaşanıyor. “Silahlanma” ve ülkemizi nasıl savunacağımız tartışmaları, uzun süredir olmadığı kadar gündemde. Ancak bir gerçek de açıkça ortada: Günümüzde savaş artık sadece tank ve top üretmek anlamına gelmiyor; bambaşka bir yöne evriliyor. Yapay sinir ağlarıyla çalışan dronlar (Anduril), uydu ve dronlardan alınan görüntülerin saniyeler içinde işlenmesi (Scale AI), ya da gizli patlayıcıların hassas tahminleri (Palantir) bu yeni savaş biçiminin örnekleri.
Savunma sektöründeki bu dönüşüm büyük ölçüde ABD Savunma Bakanlığı öncülüğünde gerçekleşiyor. Teknoloji ortaklarının desteğiyle bu dönüşüm, sadece yenilikçi fikirleri gündeme taşımakla kalmıyor, aynı zamanda tüm tedarik zincirini de kökünden değiştiriyor. Eskiden yıllar süren süreçler, artık bugün birkaç ay içinde tamamlanabiliyor. Bu ortamda yeni stratejik ittifaklar ortaya çıktı: 2024 sonunda Anduril ve Palantir, Scale AI, Space X (Elon Musk) ve OpenAI (Sam Altman, ChatGPT) ile birlikte büyük askeri projelere teklif vermek üzere bir konsorsiyum oluşturdu. Burada akla gelen soru şu: Bu “silahlanma yeniliği”nin arkasında nasıl bir düşünce yapısı yatıyor?
Batı’nın “kurtarıcısı”

Anduril CEO’su Palmer Luckey: Silikon Vadisi’nin eski “dağınık saçlı nerd”ü Batı’yı “kurtarma” peşinde. AFP/PATRICK T. FALLON
“Girmek zorunda kaldığımız her savaşı hızlıca kazanabilmemiz için gerekli yetenekleri geliştirmek istiyoruz.” – Palmer Luckey, Anduril kurucusu
Silah endüstrisindeki güncel “devrim” benzersiz bir özellik taşıyor: Savaş, hiç olmadığı kadar siyaset dışındaki kişiler tarafından doğrudan etkileniyor. Teknoloji şirketlerinin güçlü katılımıyla, özellikle ABD’nin savaş makinesi giderek daha küçük parçalara bölünüyor, bireyselleşiyor, ama aynı zamanda yenilikçi hale geliyor. Bu dönüşümde Palmer Luckey (32) merkezi bir figür olarak öne çıkıyor.
Kaliforniya doğumlu genç adam, 2014’te 21 yaşındayken sanal gerçeklik şirketi Oculus’u yaklaşık iki milyar dolara Facebook’a (şimdiki Meta) sattı. O zamanlar Silikon Vadisi’ndeki “dağınık saçlı bir nerd” olan bu genç, büyük işler başarmaya adaydı. Yaklaşık üç yıl sonra, Palantir’in üç eski çalışanıyla birlikte Anduril adlı savunma şirketini kurdu. Luckey’e yakından baktığımızda şunu fark ediyoruz: Yüzüklerin Efendisi‘nde, Kral Aragorn’un kılıcı olarak bilinen ve “Batı’nın Alevi” diye anılan soylu isim, şirketine pek de uymuyor. Oysa Anduril ile tek istediği “demokrasinin cephaneliğini yeniden inşa etmek” ve “Batı medeniyetini kurtarmak”.
Bu durum, Luckey’nin 2016 ABD başkanlık seçimleri öncesinde Trump yanlısı Nimble America adlı bir trol grubunu finanse ederek Hillary Clinton’a yönelik nefret mesajları ve paylaşımlarını desteklemesi gerçeğiyle çelişiyor; bu da Facebook ile işbirliğinin sona ermesinin başlıca nedenlerinden biri oldu. Aynı dönemde, askeri teknolojiye odaklanan Anduril şirketini de hayata geçirdi. ABD Başkanı Donald Trump’a verdiği desteği teknolojik alanda da pekiştirmek isteyen Luckey, sınırı yasa dışı olarak geçen kişilerin yakalanmasına yardımcı olmayı teklif etti.
Trump’a olan yakınlığı ve sağcı siyasi duruşu, Luckey’nin Meta ile yeniden işbirliği yapmasını kolaylaştırdı. Kısa süre önce, kendisini artık Trump’ın büyük destekçisi olarak gören Mark Zuckerberg (Facebook kurucusu) ile Luckey, Eagle Eye adlı projede yeni bir ortaklık duyurdu. Eagle Eye, ABD ordusu için geliştirilen bir artırılmış gerçeklik gözlüğü. Şimdi Meta ve Anduril, ABD Ordusu’ndan ihale almak için birlikte yarışıyor.
Kazananların “ideoloğu”

Peter Thiel, 2000’li yılların başında Palantir ile CIA (Merkezi İstihbarat Teşkilatı) için yazılım çözümleri geliştirmeye çalışıyordu. Fotoğraf: Getty Images/MARCO BELLO
“Artık özgürlük ve demokrasinin birbiriyle uyumlu olduğuna inanmıyorum.” – Peter Thiel, Palantir kurucusu
Ancak Anduril, yeni şirkete bir milyar dolar yatırım yapan Peter Thiel (57) gibi bir destekçi olmadan yol kat edemezdi. Luckey, Thiel’in “büyük bir hayranı” olduğunu, çünkü Thiel’in “siyasi nedenlerden dolayı ekonomik zorluklar yaşamanın” nasıl bir şey olduğunu anladığını söyledi.
Thiel, 1998 yılında ödeme hizmeti Paypal’ı kurarak zengin ve ünlü oldu. Bundan yalnızca beş yıl sonra diğer büyük projesi olan Palantir doğdu. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Palantir büyük miktardaki veriyi işleyip analiz ederek sonuçlar çıkarıyor; örneğin patlayıcı yüklerini tahmin etmeye çalışıyor. Luckey ve Scale AI’dan meslektaşı Alexandr Wang henüz kariyerinin başındayken, Thiel Palantir aracılığıyla orduyla işbirliği yapmaya başlamıştı bile. 2000’li yılların başında Palantir, CIA için yazılım çözümleri geliştiriyordu.
Bununla birlikte Thiel’in Luckey’e karşı bir anlayışa sahip olması neredeyse kesin. Thiel, bir bakıma çarpık bir ideolojiye sahip ve yükselen teknoloji devriminin etkili lideridir. Özgürlük ve demokrasiyi “uyumsuz” olarak görür, rekabeti ise “kaybedenlerin ideolojisi” diye küçümser ve tekelleri “ilerlemenin motoru” olarak savunur. Devletleri “gereksiz” bulur ve “diktatörlükle yönetilen” şirketlerin daha verimli olduğunu düşünür. Bu fikirler, rakiplerini satın alarak veya piyasadan silerek pazar hakimiyeti sağlamaya çalışan teknoloji şirketleri için ideolojik bir meşruiyet kaynağı yaratıyor.
Veri savaşının “makinisti”

Scale AI CEO’su Alexandr Wang, ABD silah sanayisinin en genç milyarderi olmasının yanı sıra, en sessiz ideologlarından biri olarak da tanınıyor: soğukkanlı ve analitik. REUTERS/JONATHAN ERNST
“Sayın Başkan Trump, Amerika yapay zekâ savaşını kazanmak zorunda.” – Alexandr Wang, Scale AI kurucusu
Peter Thiel’in veri analizindeki rolü, Palmer Luckey’nin otonom silahlardaki anlamı neyse, Alexandr Wang (28) da yapay zekâ destekli savaş için odur; Askeri yapay zekânın makine dairesinde ipleri elinde tutan kişidir. Wang, Scale AI şirketini 2016 yılında, henüz 19 yaşındayken kurdu. Şirket, otonom dronlar, uydu analizi ve keşif gibi yapay zekâ sistemleri için veri hazırlıyor.
Şirket 2022 yılında ABD Savunma Bakanlığı’nın resmi veri ortağı oldu. Scale AI’nın yazılımı, analist ekiplerinin eskiden günler süren işlerini dakikalar içinde tamamlayabiliyor ve verileri verimli ve doğru bir şekilde kullanıyor. Wang, röportajlarında özellikle bir konuda uyarıda bulunuyor: Çin karşısında “ABD’nin teknolojik gerilemesi”. Bu nedenle, açık bir mektupta, yeni bir endüstriyel kompleksin ruhuna uygun olarak, büyük kamu finansmanıyla “yapay zekâ savaşı”nın acilen kazanılması i̇çi̇n çağrıda bulundu.
Alexandr Wang, ABD silah sanayisinin en genç milyarderi olmasının yanı sıra, en sessiz ideologlarından biri olarak da tanınıyor: soğukkanlı ve analitik.
Avrupa’nın durumu ne?
ABD öncülük ediyor, Avrupa ise onu takip ediyor. Bu durum onlarca yıldır böyle ve silah endüstrisindeki mevcut devrim de benzer bir seyir izliyor. Avrupa Birliği öncelikle 150 milyar avroluk Avrupa için Güvenlik Eylemi (SAFE) adlı bir savunma fonu kuruyor. SAFE, savunma ürünlerinin endüstriyel üretimine ortak yatırım yapan üye devletlerin özellikle stratejik öneme sahip yeteneklere odaklanmasını teşvik etmeyi amaçlıyor.
Öte yandan NATO da savunma yeniliğine yönelik adımlar atıyor. DIANA (NATO Savunma İnovasyon Hızlandırıcısı) adlı program, üniversiteleri, sanayiyi ve hükümetleri; 200 hızlandırma ve test merkezi aracılığıyla kritik savunma ve güvenlik zorluklarını çözmek için yeni kurulan şirketler ve yenilikçi beyinlerle işbirliği yapmaya teşvik etmeyi amaçlıyor. Alman Rheinmetall gibi şirketlerin uzun süredir girişimleri satın alması veya onlarla işbirliği yaparak dronlara ve savaş amaçlı akıllı sistemlere yatırım yapması tesadüf değil.
Danışmanlık şirketi McKinsey & Company‘nin verilerine göre, 2021-2024 yılları arasında Avrupa’daki savunma teknolojisi girişimlerine yapılan yatırımlar, önceki üç yıla kıyasla %500 arttı. Avrupa, AB ve NATO ise savunma çabalarını ve silahlanma endüstrisini yenilikçiliğe ve girişimlere yönlendirmeye çalışıyor.
Verimlilik ve insanlıktan çıkarma arasında
Silahlanma alanında şu anda yaşananlar sadece teknolojik bir güncelleme değil; aynı zamanda medeniyet için bir dönüm noktasıdır. Yeni kurulan girişimler askeri altyapının stratejik sütunları haline geldiğinde, Peter Thiel gibi ideologlar demokrasiyi sorguladığında, Trump’ın ateşli destekçilerinden Palmer Luckey “Batı’yı kurtarmak” istediğinde ve Alexandr Wang yapay zekâyla Çin’e savaş açtığında, bu sadece bir modernleşme değil, aynı zamanda savaşın ideolojik bir yeniden yönelimidir.
Eski teknoloji nerdlerinin ve yatırımcıların, şimdi bir dünya gücünün silah cephaneliğini şekillendirme hızı etkileyici. Peki, bu yeni silahlanma düzeninin arkasında ahlaki denetim, demokratik meşruiyet ya da toplumsal bir mutabakatı kim tartışıyor? Özel şirketler, “Batı” değerleri uğruna değil, kendi kâr maksimizasyonları uğruna bürokrasiden ve rekabetten vazgeçmek istediğinde, güç merkezi devletten girişimlere kayıyor. Bu, yazılımın kimin hedef alınacağını belirlediği ve demokrasinin savaş ekonomisinin yıkıcı bir aksesuarı olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bir dönemin başlangıcıdır.
Batı, Rusya gibi saldırganlarla yüzleşmelidir, buna şüphe yok. Yenilik ve verimlilikle teknolojik ilerleme sağlamak, başarılı savunmanın anahtarıdır. Ancak bu verimliliğin bedeli çok yüksek olabilir. Sadece savaşın geleceği için değil, demokrasinin geleceği için de.
Kaynak: Der Standard 3 Haziran 2025